Hormonların hızlı değişimi ile birlikte duygusal iniş ve çıkışların sıklıkla yaşandığı ergenlik dönemi, ne yazık ki zararlı alışkanlıkların ediniminde açık hale gelmektedir. Genetik özellikler, depresyon, okul başarısızlığı gibi bireysel etmenler, aile içi çatışma, serbest ebeveyn tutumu, baskıcı ebeveyn tutumu, arkadaş grupları, içinde bulunulan çevre de bu alışkanlıklar için belirleyici özelliklerdir. Ailenin ergene desteği, güçlü aile bağları ve eğitime devam etme isteği gibi bazı koruyucu etkenler ise ergeni madde kullanımından alı koyabilir.
Dünyada ve ülkemizde, eğitime verilen önem gittikçe artmaktadır. Özellikle üniversite sınavlarına çoğunu ergenlerin oluşturduğu binlerce kişi girmektedir. Sınav kaygısına neden olan faktörleri belirlemek için, psikolojik danışma yaklaşımlarından faydalanılır. Birey sınav esnasında yapılması gerekeni yapamayacağına, karşılaştığı sorunu çözemeyeceğine inanır. Bu gibi olumsuz düşünceler dikkatin dağılmasına sebep olan süreçtir. Bütün bu olumsuz inançların devamında da, fizyolojik bazı tepkilerin ( terleme, kızarma, hızlı kalp atışı, mide bulantısı…) ortaya çıkması da olasıdır.
Kişinin, başkaları tarafından değerlendirileceği korkusu, aşağılanacağı düşüncesi, utanç duruma düşme endişesi, sosyal fobiyi oluşturur. Kişi, ergen insanlarla birlikte olmaktan sıklıkla kaçınır. Korku duyulan ortamlarda aşırı düzeyde kendilerinin farkında olma ve kendilerini eleştirme eğilimleri olan bu kişilerde, kızarma, çarpıntı, terleme, titreme gibi fiziksel belirtiler meydana gelir. Sosyal fobinin başlangıç yaşı, 13-24 yaşları arasında değişmektedir.
Ergenlik dönemi, gençlerin bir çok nitelik ve alışkanlık kazanacağı bir dönemdir. Aynı zamanda pek çok sorunla da yüzleştiği, sağlıksız davranışların da en sık sergilendiği süreçtir. Yeme bozukluğunun öyküsünde, aile içi sorunlar, ailede yeme bozukluğu olan bireyler, düşük benlik saygısı, cinselliğin kabulü, ergenlik sorunları, cinsel travma, biyolojik ve genetik etmenler rol oynar. Ergenlerin yeme davranışlarını ve beslenmelerini etkileyen etmenlerin saptanması bir sağlık sorunu olan obezite ve ilişkili hastalıkların önlenmesinde yol gösterici olabiir.
Bu konu, ergenlik dönemi içinde oldukça önemlidir. Çünkü bu dönem, zihinsel, fiziksel ve psikolojik yönden bir çok gelişim ve değişimin yaşandığı dönemdir. Stres bir organizmanın üstesinden gelmesi gereken koşullar karşısında verdiği tepki durumudur. Bu koşullara stresör denir. Bu stresörler, organizmanın dengesini bozar. Birey, bozulan denge karşısında, fizyolojik, zihinsel, davranışsal tepkiler üretir. Anne-baba kaybı, gğnlük yaşam içerisinde meydana gelen değişiklikler, ekonomik sorunlar gibi yaşam olayları, ergenler için önemli stres kaynaklarıdır. Normal gelişimsel süreç bile ergenler için stres nedeni olabilir.
Act psikoloji mutluluk ve hayattan memnun olma konularını ele alırken yeni ve beklenmeyen bir rota izleyen kanıtlarla desteklenmiş bir yaklaşım olan Kabul ve Kararlılık Terapisi’ne (ACT*) dayanmaktadır.